fbpx

Türk Edebiyatının Ulaşılamayan Kadını : Tomris Uyar

blank

Her insan dünyaya geldiği bu evrende kendi ruh eşini arar. Bulduğunda içini bir duygu kaplar ve buna ‘’Aşk’ ’der. Dünya tarihi büyük aşklar görmüştür ve bu aşklar sayesinde Dünya edebiyatı eşsiz şiirlere, eserlere sahip olmuştur. Kendi edebiyatımızda dönemlere ayrılır. Bunlardan biri ise ‘’İkinci Yeni’’dir. Peki İkinci Yeni’nin ilham kaynağı neydi ya da kimdi de bu kadar başarılı oldu bu akım? Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır derler. Ama hayat Tomris Uyar’ı başarılı erkek yerine bu başarılı akımın arkasındaki kadın yapmayı tercih etti. Eğer hazırsak öyküleriyle de Türk Edebiyatı’na yön vermiş Tomris Uyar’ın hayatını anlatmaya başlayalım.

Kimdir Tomris Uyar?

Tomris, 15 Mart 1941 yılında İstanbul’da Hukukçu Gedik Ailesinin biricik kızları olarak dünyaya gelmiştir. 1961 yılında Robert Koleji, 1963 yılında ise İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsünden mezun oldu. Öykü yazmadan önce çeviriler yapmaya başladı. Ki babasının bir şiir kitabı annesinin ise çevirileri vardı. Yani edebiyatçı bir aileden geliyordu. Türk Edebiyatı’na inanılmaz katkıları olan bir aile Gedik Ailesi. Tomris’in ilk çeviri esiri dönemin önemli edebiyat dergilerinden olan Varlık dergisinde çıkıyor. Çevirisini yaptığı eser ise Tagore’den ‘’Şeker Bebek’’tir.

blank

Tomris ve Ülkü Tamer

Tomris o yıllarda kolej yıllarından aşkı edebiyatımızın ve İkinci Yeni akımının önemli şairlerinden Ülkü Tamer ile evliydi. Kolej bittikten sonra evlenmişlerdi. Bu evlilikten ‘’Ekin’’ adında bir bebek dünyaya getirmişlerdi. Ancak Ekin Bebek henüz birkaç aylıktan bir kaza sonucu boğularak hayata gözlerini yumdu. Bu trajik olay çiftin boşanmasına neden olan olaylardan birisiydi.

blank

Tomris ve Cemal Süreya

Tomris ve Cemal Süreya tanıştığında ikisi de evliydi. Ve daha sonra ikisi de boşandı. 3 yıl sürdü bu aşk. Cemal Süreya, Tomris Hanım için şu dizeleri yazmıştır.

blank

Bu aşkta anlatılacak bir diğer anı ise şudur: Cemal Bey, Tomris Hanıma olan aşkının etkisiyle eve hep erken gelmektedir. Bu durum Tomris Hanımı şaşırtıyor. Ve ona ‘’ Akşamları eve biraz geç gel yahu, bir erkek hiç dolaşmaz mı? ‘’ diyor. Cemal Bey, ertesi gün altıyı çeyrek geçe, bir diğer dün ise altı buçukta eve geliyor. Bir gün Tomris Hanım çamaşırları asarken merdivenlerin önünde Cemal Bey’i görüyor. Meğerse Cemal Bey, her zamanki gibi saat altıda eve geliyormuş. Tomris Hanımı üzmemek için merdivenin önünde zamanın geçmesini bekliyormuş.

Bu aşk bir ayrı bir barışık devam ediyor. Bu ayrılıklarından birinde Cemal Bey, Tomris Hanım için şu satırları yazıyor.

“Daha nen olayım isterdin, onursuzunum senin!”

Bu ayrılık sonrası Tomris Hanım şöyle diyor:

“Beni bıraktı ama rahat edemedi. Ona göre bana sahip olunamazdı. Senden ayrıldığım anda, senin hakkında, hikayen hakkında sevdiğimi belirtecek hiçbir şey söylemeyeceğim, benim ağzımdan kimse duymayacak, dedi ve doğrusu hiç yazmadı.”

İkisi de dost olarak kalmaya karar verdiler ve kaldılarda.

blank

Tomris ve Turgut Uyar

Tomris Hanım, Turgut Uyar’la tanışmalarını hakkında şunları söylemiştir:

“1966 yılında ben zaten Cemal Süreya’dan ayrılmak üzereydim. O da eşinden ayrılmıştı. İstanbul’a gelmişti çocuklarıyla. Burada tanıştık. Asıl tanışmamız herhalde o, çünkü o zaman daha bir yakın oturup konuşma fırsatını bulduk ve mektuplaşmaya başladık. Bu mektuplar önce sadece şiir üzerine mektuplardı.
Hâlâ duruyor bende. Genellikle onun şiir üzerine düşünceleri, benim onun şiirleri üzerine düşüncelerim… Ve anladığım kadarıyla çok sıkışık bir dönem geçiriyordu. Yani evlilik hayatında bir süredir yaşadığı tedirginlik ve uyumsuzluk şiirini de etkilemişti, yedi yıldır şiir yazmıyordu. Esin periliği olarak ifade etmek istemiyorum ama herhalde çok konuştuğum, çok dürttüğüm, yazmasını çok rica ettiğim için diyeyim, yavaş yavaş şiir yazma isteği yeniden doğdu”

Evet, Turgut Uyar 7 yıl boyunca şiir yazamamıştı. Ta ki Tomris Hanımla tanışana kadar. Tomris Hanım onun ilham perisi ve ruh eşiydi. Evlendiler. ‘’Hayri’’ adını verdikleri çocukları dünyaya geldi. Turgut Uyar, büyük aşkı için şu dizeleri yazmıştır.

Senin için alışılmış Şeyler söyleyemem sana yaraşmaz

Kış gecesi amcamızdır bahar yakından kardeşimiz

Alır başımı Erzincan’a giderim seni düşünmek için

Dörtlükleri bozarım çünkü dağlar ne güne duruyor

Kıyılar ve eskimeyen her şey seni anlatmak için

Bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur

Ne var ki ıslanır gider coşkunluğum durmadan

Durmadan

Dağ biraz daha benden deniz her zaman senden

Hiçbir dileğimiz yok şimdilik tarihten coğrafyadan

Kimselere benzemesin isterim seni övdüğüm

Seni övdüğüm zaman

Güzel bir çingene yalnız başına dolaşmalı kırlarda

Seni övdüğüm zaman

blank

Tomris ve Edip Cansever

Ve Edip Cansever. Bu aşk için platonik bir aşk denilebilir. Edip Bey, Tomris Hanıma çok büyük bir hayranlık duyuyordu. Ki her 15 Mart’ta (Tomris Hanımın doğum günü) bir şiir yayınlamaktadır. Bu şiirlerle Tomris Hanım’a seslenmektedir. İlerde en ünlü şiirlerinden biri olacak olan ‘’Yaş Değiştirme Törenine Yetişen Öyle Bir Şiir’’.

Seni görünce dünyayı dolaşıyor insan sanki
Hani Etiler’den Hisar’a insek bile
Bir küçük yaşındasın, boyanmış taranmışsın
Çok yaşında her zamanki çocuksun gene
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
Mart ayında patlıcan, ağustosta karnabahar
Mutfağın mutfak olalı böyle
Bir adın vardı senin, Tomris Uyar’dı
Adını yenile bu yıl, ama bak Tomris Uyar olsun gene
Ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma
Oysa güneş pek batmadı senin evinde
Söyle
Ben seni uzun bir yolda yürürken gördüm müydü hiç.

Bir defasında da şöyle seslenmiştir:

‘’Tomris rakıyı seviyordu, ben ise onu.’’

Bu aşk sadece şiirlerde yaşanıyor. Hiçbir zaman bir araya gelmediler. Ama Tomris Uyar, Edip Cansever için şu sözleri söylemiştir.

“Sevgililik ya da aşk duygusu zamanla yara alabiliyor, örselenebiliyor, bitebiliyor. Bitmeyen tek aşkın, gerçek ve lirik bir dostluk olduğunu Edip Cansever öğretti bana.”

blank

Ve Son…

Tomris Uyar, edebiyatımıza uğruna yazılan şiirlerin yanı sıra tam 15 öykü, 3 günlük ve sayısız çeviri eser bırakmıştır. Turgut Uyar’la birlikte Latin şairi Lucretius’tan çevirdikleri Evrenin Yapısı adlı yapıta 1975 TDK Çeviri Ödülü verildi. Yürekte Bukağı’yla 1979, Yaza Yolculuk’la 1986 Sait Faik Öykü Armağanı’nı kazandı. Öykülerinde ekonomik ve sınıfsal sorunların baskısı altındaki insanları aktarmayı tercih etti. Dolu dolu geçen bu hayat 4 Temmuz 2003 günü son buldu.

Share Article
TOP
blank
Sayfa yükleniyor...